Günümüzde kullanılan GGSKL materyalleri PMMA'ya göre çok daha fazla oksijen geçirgendir ve göz kırpma sırasında daha fazla bükülebilirler. Gaz geçirgen sert kontakt lensler, materyal özelliklerine göre düşük Dk'lı (Dk<50) ve yüksek Dk'lı (Dk>50) olarak sınıflandırılabilirler. Düşük lensler göz üzerinde daha az bükülürler. Bu nedenle yüksek miyop veya yüksek astigmatizmalı gözlerde tercih edilebilir. Lens kalınlığı arttıkça daha fazla oksijen geçirgenliği arzu edileceğinden, yüksek Dk'lı lensler hipermetrop, afak ve bazı presbiyoplarda daha uygundurlar.


Başlıca GGSKL materyalleri:

1. Selüloz asetat bütirat

2. Silikon

3. Silikon akrilat

4. T-bütil stiren

5. Florokarbon

6. Floropoliıner'dir.


Selüloz asetat bütirat: İlk SGGKL materyalidir. Islanma özellikleri iyidir, protein birikimine dirençlidir ancak kalındır, kolay çizilir veya kırılır, korneada topografik değişiklikler oluşturmaya (warpage) yatkındır ve optik özellikleri çok ideal değildir. Bu nedenle günümüzde çok sık kullanılmamaktadır.


Silikon: Oksijen geçirgenliği en yüksek SGGKL materyalidir. DK'sı 340 olan lensler mevcuttur. Günümüzde halen pediatrik afak olgularda uygulanan bu lenslerde en büyük problem, silikonun hidrofobik oluşu yüzünden yüzey ıslanmasının yetersizliği, dolayısıyla kirlenme ve bakım sorunlarına neden olmasıdır.


Silikon akrilat: Günümüzde en çok kullanılan GGSKL materyalidir. Ko-polimerizasyon ile silikonun oksijen geçirgenliği, polimetilmetakrilatın ise ıslanabilirliği, sertliği ve optik özelliklerinden faydalanılır. Monomerlerin orantılan ile değişen Dk değerlerine sahip olabilirler. Selüloz asetat bütirat lenslerden daha iyi oksijen geçirir ve daha iyi optik özelliklere sahiptir. Ancak protein ve mukus depolanmasına eğimli ve yüzey çizilmelerine dayanıksızdır.


T-bütil stiren: Diğer GGSKL materyallerine göre daha hafif olan bu materyalden yapılan lensler orta dereceli oksijen geçirgenliğine sahip, ancak dayanıksız kırılabilir lenslerdir.


Florokarbon: Bu materyalden yapılan lensler, oksijen geçirgenliği yüksek, ancak ıslanması yetersiz lenslerdir, günümüzde tercih edilmemektedir.


Floropolimerler: Floro metil metakrilat veya floro silikon akrilat polimerlerle GGSKL'ler üretilmiştir. Florin içeren lensler genellikle Dk değerleri en yüksek olan lenslerdir. Bu sayede geniş çaplı olarak uygulanabilir, dolayısıyla daha konforlu ve stabildir. Islanabilirlikleri iyi olduğundan göz kuruluğu problemi olan olgularda kolay tolere edilebilir. Ancak kolay da bükülebilir ve bu lenslerde zaman içinde eğim değişiklikleri görülebilir.


Son yıllarda GGSKL teknolojisinde, materyallerin bio-uyumluluğunu ve oksijen geçirgenliğini arttırmak amacıyla birtakım ilerlemeler olmuştur. Üretici firmalar polisulfon, akuasulfon gibi yeni materyaller üzerinde çalışmakta, ayrıca yeni ko-polimerizasyonlar, yeni yüzey işlemleri geliştirilmektedir. Bilgisayar kontrollü kesimler sayesinde mükemmel asferik tasarımlar gerçekleştirilebilmekte, bilgisayarlı topografi sistemlerine entegre kontakt lens uygulama yazılımlarıyla karmaşık topografi ölçümleri optimum deneme lensi yapılabilmesi için laboratuvara direkt olarak gönderilebilmektedir.


GAZ GEÇİRGEN SERT KONTAKT LENSLERİN AVANTAJLARI


1. Gaz geçirgen sert kontakt lensler, yumuşak lenslere göre daha kaliteli, net görme sağlar. Yumuşak kontakt lens kullanan hastalar daha sıklıkla değişken görmeden şikayet ederler. Keskin görme gerektiren işlerde çalışan hastalarda GGSKL'Ier tercih edilmelidir.

2. Bu lensler lens-kornea interfazında daha çok gözyaşı birikimine bağlı olarak orta dereceli (3-4 D) kornea astigmatizmasını düzeltebilir. Ayrıca, keratokonus, keratoplasti ameliyatlısı olan olgularda da GGSKL'ler daha iyi görme sağlar.

3. Depozit birikimine dirençli olan GGSKL'ler yumuşak lenslerden daha dayanıklı olup daha uzun süre kullanılabilir.

4. Bu lensler yumuşak lenslere göre daha kolay takılıp çıkarılabilir ve takıp çıkartma daha az hasara yol açar. Gereğinde bir vakum cihazı kullanılabilir.

5. GGSKL altında yaklaşık %20 oranında gözyaşı değişimi olur ki, bu da korneaya ek oksijen kaynağı oluşturur.

6. Daha nadir değişim gerektirdiğinden GGSKL’lerin maliyeti de daha düşüktür.

7. Bu lensler su çekmediklerinden ve depozit birikimine dirençli olduklarından orta dereceli kuru gözü olan olgularda tercih edilebilir.

8. Yüksek Dk'lı GGSKL'ler kornea damarlanması olan ancak kontakt lens kullanması gereken olgularda hipoksiyi en aza indirmek için yumuşak lenslere tercih edilebilir.


GAZ GEÇİRGEN SERT KONTAKT LENSLERİN DEZAVANTAJLARI


1. Yumuşak lenslere göre daha rahatsızdır ve bu lenslere adaptasyon daha zordur, hastalar yaklaşık 1 ay kadar bir süre sonra bu GGSKL'e adapte olabilir.

2. Düzensiz kullanım veya nadir kullanım için GGSKL'ler uygun değildir çünkü bir süre ara verdikten sonra bu lenslerin uygulanımı gözde kalış süresini her gün 1-2 saat arttıracak şekilde olmalıdır.

3. Lens altına giren toz parçacıkları rahatsızlık verir ve bu lensler yumuşak lenslere göre gözden daha kolay düşebilir. Tozlu, rüzgarlı ortamda çalışan kişiler veya sporcularda GGSKL'Ier tercih edilmeyebilir.


Hasta Seçimi: öykü: Hastanın yaşı, cinsi, mesleği, alerji öyküsü, kullandığı ilaçlar, sistemik hastalıklar (diyabet, artrit gibi), oküler öykü (ameliyat, hastalık, kayma) ve önceden kontakt lens deneyip denemediği sorulmalıdır. Kornea veya konjonktiva hastalığı, kuru göz, blefarit, meibomiti olan, kontakt sporlarla uğraşan, gözyaşı üretimini azaltan ilaç kullanan, endokrin bozukluğu, ilaç bağımlılığı, akıl hastalığı olan, hijyeni kötü veya tek gözlü hastalar kontakt lens uygulanımı için uygun olmayabilir.


Muayene: Kornea çapı, pupilla büyüklüğü, palpebral aralık genişliği ölçülmeli, refraksiyon muayenesi, keratometri, kornea topografisi ölçümleri yapılmalıdır. Korneaya göre kapak pozisyonu, kapak sıkılığı veya gevşekliği değerlendirilmelidir. Biyomikroskopi muayenesinde gözyaşı filminin kalitesi, marjinal gözyaşı menisküsü kalınlığı, gözyaşı kırılma zamanı, kapaklarda papiller oluşumların varlığı, pingeakula, korneada skar veya damarlanma varlığına dikkat edilmelidir.


UYGULAMA PRENSİPLERİ


Gaz geçirgen sert kontakt lensler ampirik yöntem veya diagnostik yöntemle (deneme yöntemi) takılır. Bu yöntemlerin dışında, bazı bilgisayarlı topografı cihazIarında bulunan 'kontakt lens' takış yazılımlarından da faydalanılabilir. Ampirik yöntemde, keratometri ve refraksiyon datası standart çizelge veya nornogramlara uygulanarak hastaya bir kontakt lens ısmarlanır. Bu yöntemde, doktorun deneme seti bulundurmasına veya hastada lens denemesine gerek olmadığından maliyet azdır. Deneme yönteminde ise doktor refraksiyon ve keratometri ölçümünden sonra deneme setinden bir lens seçer, hasta gözüne uygular ve lensin gözde santralizasyonu, hareketi, fioresein dağılımının durumuna göre ısınarlayacağı lense karar verir. Genel olarak bu yöntemle tekrar lens ısmarlanma oranının daha az, hasta tatmini ve uygulama başarısının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Önce polimetilmetakrilat, ardından GGSKL'Ier için yıllar içinde pek çok uygulama teknikleri geliştirilmiştir. Bunların içinde yaygı olarak kullanılan 2 ana teknik bulunmaktadır:


I. Apikal açıklık veya intrapalpebral teknik.

2. Apikal uyum veya kapağa taşıtma tekniği


1. İntrapalpebral teknikte düz K derinden daha dik, küçük çaplı lensler uygulanır. Bu yöntem üst gözkapağı seviyesi, üst limbus hizasında veya üstünde kalan hastalarda tercih edilir. Bu durumda, lensin periferik ve midperiferik kısmının daha düz olan kornea periferine oturmasından destek alınır. Lens çapı korneanın daha düz olan uzak periferine oturmayacak şekilde, yaklaşık 8.0-8.8 mm olan, ince kenarlı, ince, hafif lensler tercih edilmelidir.


2. Kapağa taşıtma tekniğinde ise, düz keratometri (K) derinden daha düz, büyük çaplı lensler uygulanır. Bu durumda lens-kornea ilişkisi, lens kenarının göz kırpmanın her fazında gözkapağının altında kalmasını sağlayacak kadar düz olmalıdır. Teknik, gözkapağının, altında lens için yeterli yüzey sağlayacak şekilde, korneanın 1/4-1/3'ünü kapattığı gözlerde tercih edilir. Hangi teknik kullanılırsa kullanılsın, amaç her zaman hastanın görsel ve fizyolojik ihtiyaçlarına en iyi cevap verebilecek lensi bulmak olmalıdır. Dolayısıyla konforlu, optik aberrasyonsuz iyi görme keskinliği sağlayan, yatay olarak stabil, dikey olarak hareketli, korneada mekanik veya hipoksik strese neden olmayacak lens seçilmelidir.


Lens seçimi yapılırken göz önünde bulundurulması gereken parametreler


1. Arka yüzey eğimi: Kontakt lensin optik zonunun eğrilik yarıçapıdır. Lens eğiminin seçimi K değerine göre yapılır. Akılda tutulması gereken bir nokta, geleneksel keratometrilerin korneanın yalnız santral 3 mm'sinden ölçüm yapabildikleri, lensin oturduğu kornea midperiferi hakkında fikir vermediğidir. Bazı GGSKL'lerin arka yüzeyleri sferik olmayan kornea ön yüzüne uyması amacıyla asferik olarak tasarlanır. Bu lenslerin klinik avantajı lens ağırlığının kornea yüzeyine eşit oranlarda dağılımıdır. Böylece optik zon ve periferik zonlar arası geçişin neden olduğu disfotopsi semptomları ve epitel abrazyonları önlenmiş olur.

2. Kapak pozisyonu: Yukarıda bahsedildiği gibi gözkapağının korneanın 1/4- 1/3'ünü kapattığı gözlerde kapağa taşıtma tekniği, üst gözkapağı seviyesi üst limbus hizasında veya üstünde kalan hastalarda ise interpalpebral teknik tercih edilir.

3. Lens çapı: Optik zon çapı ve periferik eğimlerin toplamıdır. Lens çapının uygun seçimi kornea üzerinde optik kısmının stabilizasyonunu sağlamak için önemlidir. Ortalama toplam lens çapı 9.0-9.2 mm kadardır. Küçük çaplı lensler palpebral aralığı 9 mm'den küçük, pupilla çapı küçük, kornea eğimi 46 D'den fazla, görülebilir iris çapı  11 mm’den küçük olan gözlerde, interpalpebral tekniğin tercih edildiği olgularda, özellikle de ilk kez lens kullanmaya başlayan olgularda tercih edilir.

4. Optik Zon Çapı: Optik zon lensin %65-80'ini kaplar. Lens çapı ne kadar genişse, optik zon çapı da o kadar geniştir. Üretici firmalar lenslerinin optik zon çapını belirtir. Kontakt lens kullanmak isteyen olguların normal ve düşük aydınlatma koşullarında pupilla çapı ölçülmelidir. Pupilla çapı geniş olan olgularda küçük optik zonlu küçük lensler halo, glare gibi disfotopsi semptomlarna neden olacağından lens seçimi buna göre yapılmalıdır.

5. Periferik eğimler: Kontakt lensin midperiferik ve periferik korneaya mekanik etkisini en aza indirir. Çoğu GGSKL'Ier santral, orta ve periferik arka eğim olmak üzere 3 eğimlidir. Bazı GGSKL'Ier ise 2 eğimlidir.

6. Merkez Kalınlığı: Oksijen geçirgenliği, bükülebilirliği ve konfor açısından önemlidir. Yeni GGSKL materyalleriyle kalınlık oksijen geçirgenliğini çok etkilemez. İnce lensler daha konforlu ise de bu lensler daha çok bükülebildiğinden görmede dalgalanmalara neden olabilir. Kalın lensler ise ağırlıklarından dolayı yerçekimi ile aşağıda yerleşip görmeyi etkileyebilir. Yüksek Dk'lı materyallerden yapılan lensler bükülmeye daha yatkın olduklarından stabilite için daha kalın üretilir.

7. Lens kenarı: Lens kenar profili, kapak kenarı ve kapağın lensle ilişkisini belirlediğinden lensin gözde pozisyonu ve konforunu etkiler. Kapağın lensi taşıması isteniyorsa lens kenarı hafif kalın bırakılırken, kapak interaksiyonu en aza indirilmek isteniyorsa kenar mümkün olduğunca inceltilir. Miyop lenslerin doğal konkav şekli, ince merkez ve kalınca periferi kapak taşıması için idealdir. Her şekilde en iyi konfor için kenar kontürü düzgün, pürüzsüz olmalıdır.

8. Floresein şekli: Floresein, kornea ile lens arasındaki gözyaşı tabakasının değerlendirilmesini sağlar. Bu sayede lensin göze uyumu anlaşılabilir. Lens ve kornea ön yüzü arasındaki fioresansın parlaklığı gözyaşı filminin kalınlığı ile artar ve bu ara yüzeyin derinliğini gösterir. Floresanssız, siyah veya koyu renk görünüm ise lensin korneaya temas ettiğini gösterir

9. Gözyaşı lensi: GGSKL uygulanımında lens ile karma arasındaki gözyaşı tabakası refraktif özellikleri olan bir lens oluşturur. Doğru lens gücü hesaplamasında bu nokta göz önünde bulundurulur. Kontakt lensin arka yüzey eğimi santral kornea eğiminden daha dikse, lens ile kornea arasında artı güçlü bir gözyaşı tabakası oluşur. Bu durumda kontakt lens gücüne eksi güç eklenmelidir. Genel olarak lensin optik gücünün kornea gücünden fazla olduğu her 0.25 D için lensin gücüne -0.25 D eklenir, veya lensin optik gücünün kornea gücünden az olduğu her 0.25 D için lensin gücüne +0.25 D eklenir.